Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılması Konu Anlatımı


Osmanlı İmparatorluğu’nun Dağılması (1878-1908)

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki mağlubi­yetten sonra Padişah II. Abdülhamit, Meclis-i Mebusan’ı kapattı. Bundan sonra Osmanlı Devleti’nin gü­cünü tamamen kaybetmiş olması, barışçı bir politikanın izlenmesinde etkili oldu. Ancak, toprak ka­yıpları hızlı bir şekilde devam etti.

1) Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması (1878):

İngiltere; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonun­da yapılan Ayastefanos Antlaşması’nı geçersiz hale getirmek için kongre toplanmaya karar verdi. Ancak böyle bir kongrenin toplanması için şart olarak Kıb­rıs’ın üs olarak verilmesini istedi. Kıbrıs’a sahip ol­makla gerçekte Rusların Akdeniz’e inmesini önleme­yi amaçlıyordu. Görünüşte ise Rus saldırıları karşısında Osmanlı Devleti’ne yardım yapabilmek için Kıbrıs adasını istemişti. Bu konuda yapılan an­laşmaya göre, Kıbrıs hukuken Osmanlı Devleti’ne bağlı bulunacak, kurumlar da aynen devam edecekti (1878).

• İngiltere, Kıbrıs’ı elde etmekle, Doğu Akdeniz’i ve Süveyş Kanalı’nı kolayca kontrol etme imkanına kavuştu.

• Kıbrıs, İngiltere’ye geçici olarak verildiği halde; Os­manlı Devleti’nin l. Dünya Savaşı’na girmesi üzeri­ne İngiltere adayı topraklarına kattığını açıkladı.

2) Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali (1881):

Fransızlar, 1830 yılından Cezayir’i işgal etmişler­di. Berlin Kongresi’nden sonra da Cezayir’in güvenliği açısından Tunus’un işgalini uygun gördüler. İtal­yanların da bu konuda emellerinin olduğunu öğrenen Fransızlar harekete geçtiler. Bazı sınır olaylarını ba­hane ederek 1881’de Tunus’a girdiler. Osmanlı Dev­leti bu olayı protesto etmesine karşılık yeterli gücü olmadığından sonuç alamadı. Böylece Tunus, Fransız himayesi altına girdi.

3) Mısır’ın İngilizler Tarafından İşgali (1882):

Tunus’un Fransızlar tarafından işgali İngilizleri harekete geçirdi. Mısır, Mehmet Ali Paşa ve oğulları­nın idaresinde çok gelişmişti. 1869’da Süveyş Ka­nalının Fransızlar tarafından açılmasıyla Mısır’ın siyasi ve ekonomik önemi giderek arttı. Süveyş Kanalının açılmasıyla Akdeniz limanları yeniden önem kazandı. İngilizler de Hindistan yolu üzerin­den bulunan Mısır’ı ele geçirme plânları yapmaya başladılar.

Mısır’ın başında Mehmet Ali Paşa soyundan ge­len ve “Hidiv” denilen bir vali bulunuyordu. Bunlardan Hidiv İsmail Paşa Fransa ve İngiltere’den çok borç almış ve 1879 yılında iflas etmişti. İngiltere ve Fransa bunun üzerine Mısır işlerine karışmaya başladılar, Mısır maliyesinin koruma hakkını elde ettiler.

Yabancıların müdahelesine karşı çıkan Mısırlılar ayaklanarak yönetimi ellerine geçirdiler. Karışıklıkları bahane eden İngilizler, 1882’de Mısır’ı işgal ettiler. Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında yapılan antlaşmaya göre; Mısır hukuken Osmanlı Devleti’ne ait ola­cak ve vergi ödeyecekti. Osmanlı Devleti ile İngiltere, Mısır’da birer Yüksek Komiser bulunduracaklardı. Bu anlaşmaya rağmen Mısır gibi zengin bir eyalet  kay­bedilmiş oldu.

Süveyþ Kanalı’nın açılması İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği politikaları nasıl etkilemiştir?

İngiltere Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü savunmaktan vazgeçmiştir.

4) Girit Sorunu ve 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı:

Yunanistan Edirne Antlaşması’yla bağımsız oldu­ğu halde, Girit adası Osmanlı Devleti’ne bağlıydı..Yu­nanistan’a bağlanmak isteyen Girit Rumları adasının Mehmet Ali Paşa’dan tekrar Osmanlılara geçmesin­den sonra ayaklandılar (1841). Bu isyanın bastırılma­sından sonra 1866’da daha büyük bir isyan çıktı. Gi­rit’te geçici hükümet kuran asiler âdânın Yunanistan’a bağlanmasını istediler. Osmanlı Devleti isyanı bastırınca Avrupalılar duruma müdahele etti­ler. Bunun üzerine Halepa Fermanı ilân edilerek Gi­ritlilere imtiyazlar verildi (1866). Girit isyanının devam etmesi üzerine adaya yardım gönderen Yunanistan’la Osmanlı Devletiarasında savaş ihtimali ortaya çıktı.
Bunun üzerine Avrupalı devletler 1879’da Paris’te bir konferans topladılar. Bu konferansta Halepa Ferma­nının uygulanması kabul edildi. 1887’de Doğu Rume­li’nin Bulgaristan’a bağlandığı sırada, adada yine is­yan çıktı. Giritliler,Halepa Fermanına razı oldular.

Böylece:

1) Girit’in bazı sancaklarına Hıristiyan, bazılarına da Müslüman vali atandı.

2) Yerli Meclisler kuruldu.

1896 yılında Girit’te yeniden isyan çıktı, Yunanlı­ların adaya asker çıkarmaları üzerine Osmanlı-Yunan Savaşı başladı (1897). Gazi Ethem Paşa ko­mutasındaki Osmanlı ordusu Teselya’yı alarak Dömeke‘de Yunanlıları mağlup etti. Atina yolunun açıl­ması üzerine, büyük devletler araya girdiler. 1897 yılında İstanbul’da bir antlaşma yapıldı:

1) Yunanistan, Girit’teki askerlerini geri çekecek ve Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti.

2) Girit’e muhtariyet verilecek ve Yunanistan krallık soyundan bir prens vali olacaktı.

Böylece:

• Bu antlaşmayla Girit elimizden çıktı.

• İkinci Meşrutiyetin ilân edildiği sırada, Yunanlılar Girit’i işgal ederek adayı Yunanistan’a bağladılar.

• Balkan savaşlarının sonunda yapılan Atina Antlaş­ması ile Girit’in Yunanistan’a ait olduğu kabul edil­di (1913).

5) Doğu Rumeli’nin Bulgaristan’a bağlanması (1887):

1878 Berlin Antlaşması’yla, Doğu Rumeli ıslahat yapmak şartı ile Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştı. Aynı

zamanda Osmanlı Devleti’ne bağlı Bulgar Prensliği kurulmuştu. 1885 yılında Doğu Rumeli Bulgarları is­yan ederek Bulgar Prensliğine bağlanmak istedikleri­ni ilân ettiler. Ruslar Bulgarları kendilerine bağlamak istediklerinden bu durumu tepkiyle karşıladılar, iç ka­rışıklıklar sonunda Alman Prensi Ferdinand, Bulgar Prensliğine seçildi. Osmanlı Devleti; durumu kabul ettiği gibi, Ferdinand’ı Doğu Rumeli ‘valiliğine tayin ederek, bu eyaletin Bulgaristan’a bağlandığını kabul ettî (1887).

6) Bosna-Hersek’in Avusturya’ya Bağlanması (1908):

1878 Berlin Antlaşmasıyla Bosna-Hersek, geçici olarak Avusturya’ya bırakılmıştı. Osmanlı Devleti’nin II. Meşrutiyeti ilân ettiği sırada Avusturya bundan faydalanarak Bosna-Hersek’i topraklarına kattığını açıkladı. Osmanlı Devleti, Yenipazar sancağı hariç Bosna-Hersek’in Avusturya’ya ait olduğu kabul etti.


About admin

Check Also

1. Dünya Savaşı Ders Notu

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersi 1. Ünitesi olan 20.YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA ünitesinin ilk konusu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir