Mondros Ateşkes Anlaşması’nın Uygulanması Karşısında Mustafa Kemal’in Tutumu
Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı gün Mustafa Kemal de Adana’da Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına atandı. İleri görüşlü bir komutan olan Mustafa Kemal, ateşkes hükümlerinin uygulanması hâlinde vatanın işgale uğrayacağını biliyordu. Bu nedenle İstanbul’a gönderdiği yazı ve telgraflarla hangi bölgelerin müttefikler tarafından işgal edilebileceğini soruyor, İskenderun’un işgal edilmek istenmesi üzerine, ateşkeste karaya asker çıkarmaya ilişkin madde bulunmadığını belirtiyordu. Hükûmet Mustafa Kemal’den, yayılmaya devam eden işgal ordularına karşı nezaket göstermesini, ateş açılsa bile karşı konmamasını istedi. Vatansever bir subay olan Mustafa Kemal bunu reddetti.
Osmanlı yönetimi onun 7. Ordu ve Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı görevine son verdi. Mustafa Kemal de İstanbul’a döndü. Boğazda demirlemiş İtilaf donanmasını gördüğünde ağzından şu sözler döküldü: “ Geldikleri gibi giderler!”
Ancak Millî Mücadele’yi İstanbul’da başlatamazdı. Çünkü başkentte herkes karamsar, padişah çaresiz, hükûmet ise itaatkârdı. Gelişmeleri yakından izleyen Mustafa Kemal, Türk halkının ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız ve şartsız olarak bağımsız, yeni bir Türk devleti kuracak güçte olduğunu biliyor ve Hükûmetin teslimiyetçi tutumu karşısında tek kurtuluş yolunun Millî Mücadele’den geçtiğine inanıyordu. İşgale karşı bazı bölgelerde gösterilen direniş ve millî teşekküllerin kurulması da onu umutlandırmıştı. Anadolu halkının bağımsızlık yönündeki şiddetli arzusu ise kafasındaki düşünceyle uyuşmaktaydı. İstanbul’da kendisi gibi vatan ve millet sevgisi ile dolu olan Ali Fuat Paşa, Kâzım Karabekir Paşa ve İsmet Paşa ile görüşerek yapacakları mücadeleye ilişkin esasları tespit etti. Kararlılığı ve mücadeleciliği sayesinde çevresinde bir kamuoyu oluşturmayı başardı. Yıllardır yorgun ve fakir düşmüş olan halkı Kurtuluş Savaşı’na çekebilmek için önce Anadolu’ya geçmesi gerekiyordu. Bölgesel olarak başlayan direnişin Millî Mücadele’ye dönüştürülmesi ve olumsuz yönde faaliyetlerde bulunan örgütlerin de etkinliğinin kırılması şarttı.