Osmanlı Devleti’nin Mücadele Ettiği Cepheler
Çanakkale Cephesi
İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, müttefikleri Rusya’yı ekono- mik ve askerî açıdan desteklemek ve Bal- kan Devletlerini kendi yanlarında savaşa sokabilmek için açtıkları bu cephede 18 Mart 1915’te donanmalarıyla ağır bir yenilgi aldılar. Gelibolu’ya yaptıkları çıkarma sonrasında da Mustafa Kemal karşısında Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar’da başarısız oldular. 1916 yılında bölgeden çekildiler.
İtilaf Devletleri 55 bini ölü olmak üzere, yaralı ve esirler dahil yaklaşık 250 bin kayıpverdi. Türk tarafının kaybı da 200 binden az değildi. Çanakkale savaşlarında lise ve üniversitede okuyan binlerce gencimiz vatan savunması uğruna şehit oldu.
Çanakkale Savaşı’nın sonuçları ve önemi
1-Çanakkale Savaşları her savaş gibi ardında kan, ölüm ve gözyaşı bıraktı. En iyimser rakamlarla 213.000 Türk, 215.000 İtilaf kuvveti askeri olmak üzere toplam 428.000 kişi öldü.
2-Türk ordusunun Balkan Savaşı’nda zedelenen ve hatta yok olmaya yüz tutan prestiji kurtarılmış oldu. Ordu ve millet, bu zaferin getirdiği moralle kurtuluş savaşına girebildi.
3-Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal (Atatürk) gibi askeri bir dahiyi yarattı, Birinci Dünya Harbi’nin bitiminden hemen sonra başlayacak olan Milli Mücadele’nin bu eşsiz liderini Türk ulusuna kazandırdı.
4-Çanakkale Savaşları sonucunda batılılar müttefikleri Rusya’ya yardım edemediler. Böylece mahsur kalan Çarlık Rusyası, içerden çöktü, kanlı bir rejim değişikliği oldu.
5-Anzak asker ve komutanları, Çanakkale’de yiğitçe döğüşen Türklerin hem asker, hem de insancıl yönlerini yakından izleyerek, onların kendilerine tanıtıldığı gibi barbar bir ulusun çocukları olmadığını görüp anlamak fırsatını buldular. O günlerde oluşan bu dostluk atmosferi hala sürmekte.
6-Çanakkale’de Türk ulusu, binlerce okumuş ve aydınını da kaybetti. Kesin olmayan tahmini rakamlara göre, 100.000’den fazla öğretmen, mülkiyeli, tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş okur-yazar yitirildi.
7-Bu kayıpların olumsuz etkileri, savaş sırasında olduğu kadar, daha sonra da fazlasıyla hissedildi. Nitekim, 1923’te Cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürk’ün başlattığı inkılaplar ve bunların paralelinde girişilen reformların kitlelere yaygınlaştırılıp mal edilmesinde, hayli sıkıntılar çekildi.